Davul ve Zurna - 1 -
.
Lehce
Köyümüzde kullanılan yöresel kelimelerin listesi aşağıya çıkarılmıştır.
| ABU | Abla |
| ACIZLANMAK | Yakınmak, sızlanmak |
| ACUK | Ekşi bir elma türü |
| AFUR | Ahırda hayvanların saman, ot ve yem yediği bölme |
| AGA | Abi |
| AĞIL | Çit veya avloğudan yapılmış hayvan barınağı |
| AĞNANMAK | Hayvanların yere yatarak yuvarlanması |
| AĞURT | Yanak |
| AĞUZ | Küçük & büyükbaş hayvanların doğumun dan sonraki ilk sütünden yapılan içecek. |
| AHLAT | Bir çeşit küçük armut |
| AHRAZ | Konuşma enğelli kimse |
| AKCA | Beyaz |
| AKMANTAR | Içi kırmızı, dışı beyaz olan bir mantar türü |
| ALAF | Çok yanan ateş, yangın, alev |
| ALAŞ | Iki yüzlü, laf getirip götüren |
| ALAAÇIK | Güneşin açıp kapanması, yagmur yağması, tekrar güneşin açması |
| ALEN - BEYAN | Açıkca görülen, ortada olan |
| ALLEĞEM | Herhalde |
| ALUÇ | Bir çeşit küçük sarı yabani meyve |
| ANA | Anne |
| ANADUT | Üç çubuk çatallı, uzunca saplı ekinleri arabaya atmaya, harman aktarmaya yarayayn bir tarım aleti |
| ANGIRDAMAK | Manda, kömüş bağırması |
| ANNIÇATI | Alın ortası |
| APIŞAK | Iki tarafına yaylanarak yürüyen yürüme özürlü |
| APLAK | Geniş yayvan, yuvarkak dolgun yüzlü |
| ARG | Su yolu |
| ARALIK | Sofadan başlayıp iki oda arasından geçen abdestlik ve su oluğuna uzunan koridor |
| ARTMUG | Artık |
| AVARA | Avare, işsiz güçsüz |
| AVGUN | Çamurdan yapılmış stü kapalı su yolu |
| AVKURU | Tersi, yan, çapraz istikametinde |
| AVLOĞU | Tarla ve bahçe etrafını ağaç dallarıyla örmek |
| AVU | Zehir |
| AVURT | Yanak |
| AVUZ | Yeni doğum yapan hayvan sütünden yapılan yiyecek |
| AYAĞIN | İz bırakmadan kaybolmak |
| AYANEY | Hayret ünlemi (Hayret bildirir) |
| AYANİYA | Hayret ünlemi (Hayret bildirir) |
| AYDAŞ | Zayıf, cılız, çelimsiz |
| AZULAT | Azgın, çok azgın |
| BANAK | Lokma |
| BANAKCI | Sağdan soldan otlanan, haybeden geçinen |
| BASAK | Merdiven |
| BASAMAK | Merdiven |
| BAŞLU | Tamamen. Yarım kalan, yarım bırakılan iş |
| BAYAĞI GÜN | Hafta içi normal gün |
| BAYGUŞ GALASICA | Beddua, Allah kahretsin, belanı versin |
| BEĞYERİ | Avcıların avlarını bekledikleri siperli yer |
| BEKİT (Bekitmek) | Kapatmak, sıkıştırmak |
| BENCİLEYİN | Benim gibi |
| BIDIKIM | Biraz |
| BIDIMIK | Biraz |
| BILDIR | Geçen sene |
| BILIK | Şişman, dolgun etli, yağlı |
| BITIRAK | Diken, yer dikeni |
| BİKİ (BİKİ BİKİ) | Epey bir zaman |
| BİLİK: | Fırında yapılmış küçük yuvarlak ekmek |
| BİLİMLÜ | Çok bilmiş, kendini beğenmiş |
| BİYOL | Bir defa, bir kez |
| BİŞEK | Yayık yaymaya yarayan ucunda yuvarlak kalın topuzu olan uzun saplı alet |
| BİŞİ | 4-5 adet araları yağlanarak üstüste konan küçük yufka ekmeği |
| BİZEHEM | Az, azıcık, biraz |
| BOBA | Baba |
| BOYUNDURUK | Kanı arabasına koşulan hayvanın boynuna takılan eğik ağaç |
| BUĞUM | Yeni süren çam filizi |
| BULGUR | Dolu |
| BURULANMAK | Sancılanmak, doğum sancısı |
| BUZALAMAK | Hayvanların yavrulaması |
| BÜK | Kısa boylu bodur ağaç, fındık ağaçı, fındık dalı |
| BÜŞLEĞEÇ | Saç üzeri yufka ekmegini çeyirmeye yarayan agaç |
| CALAY | Konuşma ve duyma özürlü kişi |
| CANAVAR | Domuz |
| CAZU | Nazlı, naz eden |
| CELBAYIR | Azgın, canavar hisli |
| CEMBER | El dokuması kadın baş örtüsü |
| CEMEK | Çapa yapma aleti |
| CENDERME | Jandarma |
| CEREME | Hatayı işlememiş olanın çekmek zorunda kaldığı zarar |
| CIĞARA | Sigara |
| CIDAĞLU | Yüzünde irinli hastalık olan kişi |
| CILDIR | Ince, zayıf - sulu |
| CILK | Cıvık, sulu |
| CIMBALANMAK | Çalkalanmak |
| CİMBÜZÜK | Çekilmeyecek derecede çok nazlı, aşırı hassas, alıngan |
| CIRIK | Ince, zayıf, çelimsiz |
| CIRMUK | Tırnakla yırtmak, tırmalamak |
| CIRTLAYUK | Çam veya söğüt ağacından elde yapılan, içine su çekip geri fışkırtılan bir çocuk oyuncağı |
| CİCİK | Göğüs, meme |
| CİLBİR | Sulu yumurta yemeği |
| CIYNAK | Hayvan ayak tırnağı |
| CİZLEME | Sulu hamurun saç üzerine dökülmesi ile yapılan ekmek |
| COBALANMAK | Ezilmek, yorulmak, yıpranmak |
| COĞAYDI | Geveze, çok konuşan, boş konuşan |
| CORUK | Zayıf, cılız |
| CÜBDÜRMEK | Kesip koparma, kestirip atmak |
| ÇADIR | Kefen |
| ÇAKILDAK | Geveze, su değirmeninde bugdayın değirmen taşının altına dökülmesin sağlayan, taş üzerinde hareket eden tahta parçası |
| ÇAKIR | Mavi gözlü |
| ÇALINMAK | Örtünmek, başörtüsü takmak |
| ÇALU (Çalı) | Küçük ağaç parçaları |
| ÇALGUÇ | Domuzun ağız kısmındaki uzun kesgin dişleri |
| ÇAMDU | Birbirine geçme tahtaların birleşim yeri |
| ÇAPUT | Eskimiş bez parçası |
| ÇARŞAK | Yürüme özürlü, yıkılarak yürüme |
| ÇAT | Bel, kuyruk sokumu, kalça |
| ÇECİK | Kazan, tava, helkekler vs.‘ de bulunan madeni kulp, halka veya askı deliği |
| ÇEÇ | Harman sonrası ezilen ekinlerin yaba ile rüzgarda savrularak samandan ayrılan ve henüz tam temizlenmemiş buğday tanelerine denir. |
| ÇEKİŞMEK | Kızmak, azarlamak |
| ÇENTİMEK | Ağaç yontmak |
| ÇEPİŞ | Bir yaşındakı keçi yavrusu |
| ÇEPİLDEYUK | Geveze |
| ÇERÇİCİ | Seyyar satıcı |
| ÇERİK | Dört ölçek hacminde bir tahıl ölçü birimi |
| ÇIĞIRMAK | Çağırmak, seslenmek, türkü söylemek |
| ÇIKI | Içine birşeyler konup bağlanan küçük bez parçası |
| ÇIMKI | Küçük ince sopa, deynek |
| ÇINGIRŞAK | Yere çakılan kalınca bir odun üzerinde dönülerek oyanan bir oyun. - Çitten yapılmış küçük bahçe kapısı |
| ÇIRPIŞTIRMAK | Hafifce döğmek, hafifce vurmak, azarlamak |
| ÇİĞİT | Kabak çekirdeği, meyve çekirdeği |
| ÇİMMEK | Yıkanmak, banyo etmek |
| ÇİLTE | Hayvanların semerine odun veya çuval yüklemek için kullanılan 1,5, iki metre yüksekliğinde, üst kısmında çatalı olan ve oraya urgan takılan sırık. |
| ÇİLTELÜ | Kavgacı, geçimsiz, azgın |
| ÇİT | Meşe ve fındık ağacından yapılanve kağnı arabalarına konulan, saman ve ot taşınan örgülü sepet |
| ÇİTEN | Avloğu |
| ÇİTİMEK | Kabuklu veya kozalı ürünlerin tanelerinden ayrılması |
| ÇİTİN | Açılması zor düğüm, sımsıkı düğümlemek, sıkı bağlamak |
| ÇOKMAK | Havlamak |
| ÇOLAK | Ellerinden özürlü |
| ÇON | Kalça |
| ÇOŞDAL | Üstü başı dağınık, bakımsız kimse |
| ÇOTUK | Kesilmiş kalın ağaç kökü |
| ÇÖĞE | Çocukların yürümeye alıştırılması, ayakta durabilmesi |
| ÇÖKÜ | Yaşlı kadınların giydikleri fes, başlık |
| ÇOĞRE | Suyu devamlı akan çeşme |
| ÇÖRDÜK | Bir çeşit Armut |
| ÇUL | Koyun veya keçi kılından dokunmuş örtü |
| ÇÜKÜNDÜR | Şeker Pancarı |
| ÇÜNGÜRŞEK | Yıldırım, şimşek |
| DAĞNAMAK | Ayıplamak |
| DAM | Hayvan barınağı, ahır |
| DARABA | Evlerin dış kısmına çakılan tahta |
| DEĞİRMİ | Yuvarlak |
| DEKDURMAK | Uslu durmak, sakin oturmak |
| DEPECÜK | Tarlalara toplanan destelerden oluşan küçük buğday yığınları |
| DEPÜK | Tekme |
| DERİ GÜNÜ | Pazar günü |
| DESTE | Olgunlaşıp biçilen başaklı buğday saplarının bir kucak dolusu miktarı |
| DIDIKLAMAK | Birşeyi gereğinden çok incelemek |
| DIĞLANMAK | Ekmeğin yüzünün hafifçe yanması, ekmeğin yanık yüzü |
| DINDIKLAMAK | Her şeye elini sürmek, her şeye elini sokmak |
| DIRGILLU | Pütürlü |
| DİBEK | Içinde buğday, mısır vs. dövülen içi oyuk büyükçe taş |
| DİBİLDEMEK | Yerinde duramamak |
| DİLÇEK | Peltek |
| DİLÇUK | Dilde çıkan kabar |
| DİNAĞIZ | Ağzına kadar dolu, aşırı dolu |
| DİREMEÇ | Kağnı arabalarının önünü yukarıda tutmak için dayanak direği |
| DİRGEN | Üç dallı saman, ot karıştırma aleti |
| DİZEME | Ahşap evlerin dış cephesine çakılan uzun tahtaların dikine dizilmesi |
| DOLAK | Ayak ile diz kapağı arasına dolanan, koyun yünü ipinden işlikte dokunan 20 cm eninde, 1 m uzunluğundaki kumaş, bez parçası |
| DOMBU | Su kabı |
| DORAK | Dere otu |
| DORUK | Çam ağacı fidası |
| DUMAĞU | Nezle, grip |
| DUNCUKMAK | Sıkılmak, bunalmak. Utanmak. Tıkanmak, nefes alamamak. Ağlayacak gibi olmak |
| DUNMAK | Süzülmek, sızmak, dibine inmek |
| DÖNGEL | Muşmula |
| DURGUTMAK | Durdurmak |
| DÜĞEN | Altı çakmak taşı döşeli harman sürme aracı |
| DUTA | Yere düşmeden dalında toplanan meyve |
| DÜRÜ | Evlenenlerin hısım akrabaya verdigi bohça |
| DÜRÜTMEK | Uzatmak, bir konuyu uzatmak |
| DÜZÜNMEK | Giyinip kuşanarak hazırlanmak |
| EBE | Babaanne, nine |
| EBİŞEK | Kanlıca Mantarı |
| ECÜNNÜ | Çirkin |
| EĞERİM OLSUN | Gerçekten, cidden |
| EĞİRMEK | Yünü bükerek ip haline getirmek |
| EĞRİCEK | Ağaç sap |
| EĞŞİ | Bazı meyveler kaynatılıp sıkılarak suyu süzülür. Şıra kaynatılarak elde edilen katı madde su ile sıvılaştırılarak içilir. |
| ELEKCİ | Çok gezen, çingene, elek satan |
| ELEĞİMSAĞMA | Gökkuşağı |
| EMME | Ama, fakat, lakin |
| EMMİ | Amca |
| EMŞELEMEK | Özenmek, incelemek |
| ENEMEK | Hayvanların kısırlaştırılması |
| ENUK | Köpek yavrusu |
| ERGEĞE YATMAK | Koyunların, öğlen sıcağından, güneşten korunmaları ve dinlenmeleri için gölgede bir müddet yatması |
| ERSÜN | Tekne içindeki hamuru kazımak için kullanılan demirden alet |
| EŞELEK | Sıkı sıkılıdıktan sonra ezilen hoşaf posaı |
| EŞKERE | Açıktan, alenen |
| EVCÜMÜKLÜ | Becerikli, hamarat |
| EVLEK | Tarlayı düzenli tohumlayabilmek için belirli bölümlere ayrılması. Bir avuç tohumun serpildiği alan |
| EYİDAHASI | Yeter artık |
| EYÖĞÜ | Kaburga kemiği |
| FANİLE | Kazak |
| FERFENE | Ortaklaşa alınan hayvanın kesilip çevrilerek pişirilip eşit şekilde paylaştırılması |
| FERİK | Dişi civciv yavrusu |
| FERK | Tarlayı sürmek |
| FIŞGI | Aksi, yaramaz, çöp |
| FIREDİRAF | Her tarafı |
| FISTAN | Kadın elbisesi, kadın entarisi |
| FORSLU | Gösterişli, havalı |
| FURMAK | Ocağa pişirmek için yemek koymak, vurmak |
| FURULMAK | Aşık olmak |
| FURUNMAK | Taç, çökü, gırep giymek |
| GABALAK | Yemeğide yapılan büyük yapraklı bir ot |
| GABIYET | Suç |
| GADİM | Devamlı, daim |
| GAĞŞAMAK | Yorulmak, aşırı yorğunluk. kırılıp dökülmek |
| GALAFAT | Kağnı arabalarına deste taşımak için takılan çatal ve uzun sırık tahtası |
| GALAFATLANMAK | Hafifçe doymak |
| GALİBE | Galiba |
| GAP | Tabak |
| GAPMAK | Tırmalamak |
| GAPRAN | Içini tuz, şeker, özellikle tereyağı konulan çam ağacından yapılmış yuvarlak kapaklı kap |
| GARAUÇ | Kağnı arabalarının teker dingilinin döndüğü yuvada dingili tutan gürgen ağacından yapılmış iki adet tahta çubuk |
| GARIK | Tarla veya bostanlarda tohum ekmek için açılan çok derin olmayan uzunca çukur |
| GARMAGATMA | Herşeye karışan |
| GARSAMBALIK | Curcuna, gürültü |
| GAŞ | Küçük tepenin en üst uç noktası |
| GATAMUR | Buğday unundan yapılrp pişirilen üzerine tereyağı dökülüp lokma halinde tekrar tereyağına bandırılarak yenen hamur |
| GATIK | Süzme torba yoğurt |
| GAUT | Armut ve ahlat dövülüp, değirmende öğütülerek elde edilen unununa su, pekmez veya şeker ilave edilerek yapılan tatlı |
| GAVİ | Sağlam |
| GAVSA | Moral |
| GAVUÇ | Erkeklerin kasıklarında olan bir rahatsızlık |
| GAVURGA | Kavrulmuş buğday tanelerinden yapılan yiyecek |
| GAYGANA | Yağda pişirilmiş yumurta |
| GAYIRMAK | Arka çıkmak |
| GAZEL | Kurumuş ağaç yaprağı |
| GEBELEK | Dışı beyazlayıp içlenmiş fasülyenin haşlanarak yapılan yemeği |
| GEÇE | Mahalle, köyün bir bölümü |
| GEĞEL | Yeşil cevizin kabuğunun soyulması |
| GIRBOĞU | Kurbağa |
| GIRNAP | Kendirden büyüklen sağlam ip, iplik, sicim |
| GIRÇILLU | Karışık renkli domuz, işe yaramaz karışık insan |
| GIRIŞMA | Kendini beğenme, süzülme |
| GICI | Çam kozalağı |
| GIMÇI | Kamçı, ince kamçı görevi gören çubuk |
| GIREMSİ | Beşi bir yerde altın seti |
| GIREP | Kadınların giydiği önü süslü fes |
| GIRIŞMAK | Hayvanların kafa kafaya vuruşması, kavga etmesi |
| GIRITMAK | Evlilikten sonra kız evine gidilip hediye alınca sofraya oturması |
| GITMÜRCÜ | Cimri |
| GIVRAMAK | Üşümek |
| GIVŞAYUK | Ispanak türü yapraklı yenen bir bitki |
| GIYIMSUZ | Merhametli |
| GIYMUK | En küçük ağaç parçası |
| GIZINMAK | Hayvanın yiyeceğini palmaşmamak için diğer hayvana kızması |
| GİDİŞMEK | Kaşınmak |
| GOĞERMEK | Yeşermek, çürük, küflü, güneş doğması, vücutta morarma |
| GOĞSAK | Aralık, aralıklı, aralama |
| GOL | Tuvalet, hela, yüznumara |
| GOLAN | Semer ve eğeri hayvanalara bağlamak için kullanılan yünden dokunmuş uçları ince enli kemer |
| GOLBEZ | Köpek yavrusu |
| GOTARMAK | Abartmak |
| GOĞÜSLÜK | Önlük |
| GOZER | Tahıl ürünlerinin elendiği seyrek ve iri delikli elek |
| GOVLAMAK | Şikayet etmek |
| GOYASANKİ | Güya |
| GOYNÜ | Olgun meyve |
| GOYNÜK | Orman açılarak elde edilen tarla |
| GÖN | Deri |
| GÖYNEK | Atlet, iç çamaşırı |
| GÖYNÜMEK | Olgunlaşmış, meyvelerin tamamen olgunlaşması |
| GUCÜLE | Zorla |
| GUCENMEK | Kırılmak, darılmak, alınmak |
| GUDEK | Kısa |
| GUMARCUK | Pınar ve su birikintilerindeki küçük su kurtcuğu |
| GULLEP | Menteşe |
| GUN | Güneş |
| GUPAY | Bir çeşit av köpeği |
| GUMPİRİ | Patates |
| GUŞLENMEK | Duygusallaşmak |
| GUYULMAK | Yabancılık çekmeden yaklaşmak |
| GUZ | Güneş görmeyen cephe, güneş almayan kuytu, sein, soguk yer |
| GUNÜCÜ | Kıskanan, kıskanan kimse, kıskanan kişi |
| GUNÜLEMEK | Kıskanmak |
| GURULUK | Ekin, armut, hoşaf vs. serilen korkuluksuz büyükçe balkon |
| GUŞLENMEK | Gönül koymak, üzülmek |
| GÜYÖĞÜ | Damat |
| GÜZ GUYMAK | Hasat bitimi |
| HALAYIK | Hizmetkar - Köle |
| HAMAYLU | Boyuna takılan muska |
| HANDAYSA | Halbuki, oysaki |
| HAMBAR | Ekin, un konulan bölme, ambar |
| HAPAZ | Avuç içi, avuç dolusu, avuç |
| HARFİTMEK | Çekinmek |
| HARPUŞLAMAK | Avuçlamak |
| HAŞAL | Asma yaprağı kurutulup kırılarak soğan bulgur ile yapılan ve yoğurtlanarak yenen bir yemek |
| HAYAA | Değil mi? |
| HAYAT | Küçükbaş hayvanların konulduğu yer |
| HAYLIMCA | Kendini bir şey sanan, güya çok bilen! |
| HELKEK | Kova |
| HERKİL | İçine un buğday vs. konulan tahtadan bölme ev içi kileriİ |
| HEYKİRMEK | Korkmak, ürpermek |
| HIĞLU | Daha mı iyi, daha mı üstün? |
| HIMBIL | Ağır haraket eden, tembel |
| HIŞIM | Allah'ın belası, hızlı, öfke, kızgınlık |
| HIZAR | Tahta ve kereste biçmek |
| HOL | Kümeste tavuğun altına yumurtlamasını özendirmek için konulan numune yumurta |
| HOLLUK | Tavuğun yumurtladığı yer |
| HOLTANCI | Seyyar satıcı, takas usulü satış yapan |
| HOPUR | Kurumuş armut, elma hoşafı suda pişirilip süzgeçten ezerek geçirilmesi ile yapılan bir yiyecek. |
| HORTLU | Öksüz, yetim |
| HOZMUR | Suratsiz, gülmeyen |
| HÖBELEK | Kuzugöbeği mantarı |
| HÖKÜŞEN | Şişman kaba kadın |
| HÖPCÜ | Söğüt ağacından yapılan düdük |
| HUYSUGMA | Korkmak, tedirgin olma |
| IKIRCUK | Kararsız olmak, iki düşünce arasında kalmak |
| ILKI | Sakin, az rüzgar alan yer, ılık |
| IMIZGANMAK | Az uyumak, kestirmek, şekerleme yapmak |
| INGILDAMAK | Yerinden oynamak, hareket etmek |
| IRGALAMAK | Sağa sola sallamak |
| ISBATAN | Yenen bir çeşit ot |
| IŞGILIK | Islık |
| IŞGIN | Ağaç kökü filizleri |
| İBİDÜNYA | Tüm dünya |
| İÇİYAĞLI | Gözleme ekmeği |
| İDARE | Camdan, köşeli ve kulplu basit gazyağı lambası |
| İGDİBA | İlk önce |
| İĞDİŞ | Kısırlaştırılmış at |
| İKRAH | Tiksinme, iğrenme - Nefret |
| İMİZ | Yavaş hareket eden |
| İLANİYET | Ebediyyen, sonsuz, sonsuza dek |
| İŞLİK | Üstü desenli, işlemeli kadın giysisi - Iplik dokuma tezgahı |
| İVİÇ | Beğday başağına benzeyen, uçları iğneli ve insan vücuduna takılınca gezeleyen bir bitki |
| İZENGU | Hayvan eğerlerinde ayak takılan demir halka |
| İZİNNEME | Resmi nikah |
| KAK | Dilim |
| KAKARMUT | Bir çeşit armut |
| KANDİL | Kalın, geniş kereste. Çatıda ana kirişe dikilen, merteğe bağlanan direkler |
| KEĞUK | Ucu eğri sopa |
| KELOĞUZ(LEMEK) | Yorgun, halsiz düşmek, yıpranmak |
| KELEM | Lahana |
| KELEK | Hayvanların boynuna takılan zil, çan |
| KELİK | Bağ ve bahçelere yapılan basit ahşap yapı |
| KELLENMEK | Kuruyan hamurun üst kısmının pul pul olması |
| KENDİRİK | Kendürük) Ekmek yaparken, hamur yoğururken tekne veya yaslağacın altına serilen bez |
| KERME | Büyük ve küçükbaş hayvan gübresi |
| KES | Son harman, harmanın son hasadı |
| KESEK | Bir parça, bir bölük çörek, bir parça çörek |
| KEŞİK | Sıra, nöbet |
| KEVUK | Ucu egri sopa |
| KLAUZLAMAK | Bıçak ve baltayı keskin şekilde bilemek |
| KILLAMAK | Tereyağının kıllardan temizlenmesi |
| KIRKLIK | Koyun Keçi yünü kırkmaya yarayan makas |
| KIZINMAK | Korumak, vermemek, kıskanmak |
| KİNAT | Kemer tokası |
| KİNAYIN | Kin, kin tutma, kini olan, kinci |
| KİREN | Kızılcık meyvesi |
| KİRMAN | Elde yün eğirmeye yarayan araç |
| KOME | Birsürü |
| KOZEMEK | Yamamak |
| KÖMÜŞ | Manda, camiz |
| KORDUMAN | Sis |
| KÖRSE | Biley taşı |
| KORSELEMEK | Kesici aletleri bilemek |
| KULTEMİ | Topuyla |
| KUSGÜ | Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk ya da ağaç, kaldıraç |
| KÜTÜK | Kalın ve kabaca kesilmiş ağaç gövdesi |
| KÜT | Yürüyemeyen, yürüme özürlü |
| MADA | İştah |
| MAHANA | Bahane |
| MAMAŞ | Şişmanca olan kadın |
| MALAK | Manda yavrusu |
| MANCAR | Meralarda olan ve yenen yeşil bir bitki |
| MARAZ | Zayıf, cılız |
| MASIMAK | Önem vermek, değer vermek |
| MASLAK | Su yolları üzerine beton veya taştan yapılan küçük kontrol noktaları |
| MAVRU | Cevizin dışındaki yeşil kabuk |
| MAYANŞA | Tembel kadın |
| MECEL | Güç, kuvvet, derman |
| MEĞERSEM | Halbuki, oysakki |
| MERET | Hayırsız, kötü, işe yaramaz, baş belası sıkıntı veren kimse |
| MIH | Çivi |
| MIHDEPESİ | Küçük başlı mantar türü |
| MIRANDAMAK | Kedi miyavlaması |
| MIRIT | Geveze, çok konuşan |
| MIRMIR | Aşırı inceleyen, Ince düşünen |
| MISMIL | Mundar olmayan, kesilmiş hayvan |
| MIZMIZ | Ağır hareket eden |
| MİNTAN | Gömlek |
| MUŞMA | Yumruk |
| MUTU | Candan seven, samimi, itaat eden |
| MUZU | Düşman, arabozucu, baş belası, zarar veren, zarar yapan |
| MUGALLİT | Komik, güldüren |
| NACAK | Küçük balta |
| NANNU | Ekinin tırpanla biçilerek dünzenli şekilde yana yatırılmış hali |
| NASİBET | Konu, mevzu |
| NASİBETSÜZ | Gereksiz, lüzumsuz konuşan kişi, münasebetsiz |
| NEBİYİN | Bilemiyorum |
| NEMİLAM | Beni ilgilendirmez, bana ne, neme lazım (nemilam benim) |
| NİZA | Kavga, anlaşmazlık |
| NODUL | Oğenderenin ucuna takılan ucu sivri çivi |
| NUZLA | Diş eti, ağız damağı |
| NÜGÜ | Ölçegin dörtte biri büyüklüğünde ağaçtan yapılmış ölçü kabı |
| OĞEN | Evin önü |
| OĞENDERE | Ucunda çivi bulunan uzunca sopa |
| OKLAĞAÇ | Oklava |
| OYARMAK | Uyandırmak |
| ÖĞÜSIRA | Önüne doğru, önden |
| ÖLÇEK | 8 kg ağırlığında ölçü birimi |
| ÖRTEYER | Ocakbaşı, Şömüne'nin ön kısmı |
| ÖYÜLMEK | Sürülmek, yıvaşmak, bulaşmak |
| ÖZ | Kabukları soyulunca geriye kalan ve kereste olarak kullanılan ağaç gövdesi |
| ÖZEMEK | Katı bir şeyi ezerek sulandırmak |
| PAÇA | Ayak uçları büzgülü, bol kadın giysisi |
| PAKLA | Fasülye |
| PELÜT | Meşe ağacında oluşan meyve |
| PELÜTCÜK | Bir tür tatlı armut |
| PELÜZA | Buğday nişastası ve şekerle yapılan bir tatlı çeşidi |
| PEŞDAMAL | Banyo havlusu |
| PEŞLÜ | Eğri, yan, eğri duran |
| PEZÜ | Ekmek açmak için hazırlanmış küçük hamur parçaları |
| PİNEK | Kümes |
| PİNEMEK | Kümes hayvanlarının uyumak için bir dala veya sırığa konması |
| PİNEZ | Kümes |
| PİNNİK | Tavuk kümesi |
| PİTİŞUK | Beraber, birbirne ekli, bitişik |
| POSGULAK | İçi boş beyaz mantar |
| POSTU | Deri |
| POTİN | Ayakkabı |
| POYRA | Çam ağacı ortası delinerek yapılan su borusu |
| POZAK | Meşe ağacı |
| PÖÇÜKLÜ | Bakımsız, saçı, başı dağınık |
| PUGUT | Kavrulmuş buğday unu su karıştırılıp pişirilerek yapılan yiyecek |
| PÜR | Çam ağaçlarının iğneli yaprağı |
| PÜSÜRÜKLÜ | Karışık |
| SABAN | Tarla sürmek için kullanılan alet |
| SACIYAK | Ateş üstüne konan toprak veya metalden yapılmış üç ayaklı alet |
| SADIR | Gübre yığılan yer, gübre biriktirilen |
| SAĞUK | Issız, tenha |
| SAHAN | Yemek tabağı |
| SAKAU | Öksüren, öksürüklü hasta olan |
| SAMALLIK | Saman konulan yer |
| SAMARUK | Bozuk, çürük. Aptal, sersem, saf |
| SAMSAUG | Issız, ıpıssız, sessiz |
| SASI | Salak, aptal |
| SAVU | Ölenin arkasından söylenen makamlı, hüzünlü, acı yas sözleri |
| SAYLAK | Sade |
| SAYLAMAK | Saygı göstermek, sözünü tutmak |
| SEBEPLENMEK | Istifade etmek |
| SEĞİRTMEK | Hızlı yürümek |
| SELAVATLAMAK | Misafiri uğurlamak, yolcu etmek |
| SELEP | Salep |
| SERİT | Sırık Kebabından pişme aında akan tuzlu ve yaglı su |
| SEPGEN | Dolu |
| SERGEN | Raf |
| SERGULUK | Evlerin birinci katları önüne yapılan büyükçe, korkuluksuz balkon |
| SIKI | Çok |
| SIRACALU | Çirkef, belalı |
| SIRIM | Hayvan derisinden ince kesilerek yapılan uzunca ip |
| SİBEK | Bebeklerinin beşikte içine bevlettikleri ağaç lazımlık. |
| SİVSİV | Ağır haraket eden |
| SİYDİRMEK, SİYMEK | Köpeklerin defi haceti |
| SOLUĞAN | Nefes darlığı, astım hastası |
| SORUTMAK | Surat asmak |
| SOYMUK | Çamların kabuk altında Mayıs ve Haziran aylarında oluşan ve yenen sulu iç kısım |
| SÖĞMEK | Küfür etmek |
| SÖME | Kısa süre kendinden geçmek |
| SÖMEN | Bir tutam yüne verilen isim |
| SÖYE | Çit yapmakta kullanılan ucu sivri kazık sırıklar |
| SÖYEN | Yere çakılan ucu sivri kalınca ağaç |
| SÜLEPE | Üstü başı kirli, dağınık, pasaklı, sünepe |
| SÜNNÜ | Kibirli, kendini beğenen, gururlu |
| SÜRÇE | Sakar |
| SÜRGÜÇ | Temizlik bezi |
| SÜRÜŞMEK |
Birisiyle idaalaşmak |
| SÜSMEK | Hayvanların boynuz veya kafaları ile insanlara vurması |
| SÜYDÜRMEK | Devam ettirmek, sürdürmek |
| SÜYMEK | Uzamak |
| ŞAKLAMA | Tokat |
| ŞALLAK | Çıplak |
| ŞEHER | Boyabat |
| ŞIRA | Üzüm, pancar, elmanın sıkılarak pekmez veya ekşi yapmak için elde edilen suyu |
| ŞIRAPANA | Pekmez ve ekşi yapılmında hoşafın sıkılması için kullanılan arkası geniş önü dar oluklu tahta. |
| ŞİLEPE |
Ele yapışan |
| ŞİYNİMEK | Şımarmak |
| ŞORDA | Orada |
| ŞÜHÜL | Şüphe |
| TABAN | Sürülmüş tarlayı düzlemek için kullanılan alet |
| TAHNE | Seyrek, az, tenha |
| TAHTACI | Karşı tarafın suçunu örtbas eden kişi |
| TAKAUT | Emekli |
| TAVATUR | Abartılı, Abartı, Abartmak |
| TEBELLEŞ OLMAK | Sarkıntılık, sarkıntılık yapmak |
| TEFEÇENE | Alt çenesi ileride olan |
| TEKNE | Ağacın derin oyaulması ile yapılan hamur yoğurma kabı. |
| TELEK | Kümes havan tüyü |
| TELTUK | Sakar, sık sık küçük önemsiz kazalar yapan kimse |
| TEMEK | Pencere |
| TEPITME | Yufka ekmeğin kalıncası |
| TEPSERMEK | Ekmeğin pişmeye yakın hali |
| TERECE | Raf, dolap gözü |
| TEZVIR | Laf getirip götüren |
| TERMAN | Evlerin çatı yapımında kullanılan, dört çatı köşesinden çatı ortasına uzatılan 20x20 kalınlığında kalas. |
| TEVENK | Kabak yaprağı |
| TİRENTEZ | Düzenli, tertipli. Üstü başı bakımlı olan kimse |
| TOKUMAK | Dövmek, dayak atmak, hırpalamak |
| TORİN | Torun |
| TORMUK | Dalı budanmış, kabuğu souylmuş kalınca ağaç |
| TORUŞ | Hayvanların gücü yetmeyince koşulan 2. çift yedek hayvan |
| TOSBOĞU | Kaplumbağa |
| TOT | Sopalarla oynanan bir oyun, çam kozalağı |
| TÜĞÜN | Düğüm, ilmik |
| TÜNEMEK | Kümes hayvanlarının uyumak için bir dala veya sırığa konması |
| UĞRA | Hamurun yapışmaması için kullanılan un |
| UKCUR | Pantolon, paça veya donların beline kemer niyetine takılan bağ, uçkur |
| URBA | Giysi |
| USDUN | Samallık ve Ahırların çatı yapımında kullanılan uzunca ağaç |
| UZLUK | Rasgele |
| ÜZÜLMEK | Zayıflayarak, eskiyerek incelip kopmak veya yırtılmak |
| VALA | Yünden dokunan kaba kumaş |
| VARIVİ | Hadi git, yürü, yürü git |
| VİRİY | Hayret nidası, telaşa kapılmak |
| YABA | Beş parmaklı sap karıştırma aleti |
| YABUÇ | Ayakları dışa dönük insan, biçimsiz eğri büğrü |
| YAĞIR | Sırt, iki kürek kemiği arası |
| YALAK | Ağaç veya betondan yapılan hayvanların su içip yem yediği yer |
| YALINGAT | Yünden dokunmuş tek katlı, dar ve uzunca örtü |
| YALU | Domuzun veya atın boyun kılları |
| YAMA | Yokuş |
| YAMÇİ | Yağmurlu havalarda gelinin üzerine örtülen örtü |
| YANBEYİ | Yan tarafı |
| YANŞAMAK | Çok konuşmak |
| YAPOĞU |
Koyun yünü |
| YAPUK |
Dolaşık saç |
| YAR | Uçurum |
| YARIŞIVİ | Koşmak |
| YARSIMAK | Beğenmek, birini sevmek |
| YARSITMAK | Gösteriş |
| YASLAĞAÇ | Yekpare ağaçtan oyularak yapılan, üzerinde yemek yenip ekmek yapılan yuvarlak ve ayaklı tahta |
| YAŞMAK | Kadınların yabancı erkek gördüğünde ağız ve burunlarını örtmesi |
| YEĞİN | 1. çok iyi, çok güzel 2. hızlı |
| YERLİK | Bebeklerin başiklerine konan, bebeklerin dışkılığının içine aktığı kap |
| YIĞIN | Harman yerinde ekin saplarının üstüste toplanması |
| YIRÇARMAK | Şımarmak |
| YİĞRENMEK | Tiksinmek, midesi bulanmak |
| YİĞRİŞEK: | Hafif |
| YOKA | Bayağı ince, zayıf |
| YOL PARASI | Başlık Parası |
| YOKLU | Bulaşıklı |
| YONGA | Kesilen, yontulan ya da rendelenen küçük ağaç parçaları |
| YUNMAK | Yıkanmak, banyo etmek |
| YUNTU | Bulaşığın pis suyu |
| YÜKLÜK | Yatak ve Yorgan yığılan yer |
| YÜZÜNGUYU | Yüzüstü |
| ZALULUK | Çaresizlikten, mecburiyet |
| ZARİNCİMEK: | Hüzünlenmek, üzülmek - Ekşiyen yemek |
| ZARİTMEK | Ziyan etmek, telef etmek |
| ZELLET | Tat |
| ZELZELE | Deprem |
| ZEVLE | Hayvanların koşum anında boyunduruktan çıkmaması için, boyunduruğa geçirilmiş eğri değnek |
| ZILGIT | Azarlma, çıkışma, gözdağı |
| ZIPITMAK | Dövmek, dayak atmak |
| ZIPKA | Paça kısmı dar üstü bolca erkek pantolonu |
| ZIVANA | Çam ağacından yapılan poyra su borularının ek yerleri |
| ZIZU | Ağrı, sızı |
| ZOBU | Lafını sözünü bilmeyen kaba insan |
| ZÖKLENMEK | Karşıdakinin söylediklerini tekrar etmek |
| ZUL | Felç |




