SIKI SIKMAK
Köyümüzde yıllardır yöreye has metodlarla Elma, Armut, Pancar gibi meyve ve sebzelerden pekmez yapılmaktadır. Önce meyveler dilimlenerek kesilirler ve Hoşaf haline getirilirler. Pekmez yapımına ilk olarak büyük kazanlarda meyvelerin kurutulmuş veya taze olan dilimlenmiş hoşafları uzun süre kaynatılır, yumuşayana ve suyunu salana kadar kaynayan hoşaflar parça parça bez torbalar içine konulur, torba ise Şırapana denilen ve yanlarında olukları bulunan tahtanın üzerine konup bir sırık ile sıkılması sonucu çıkan şerbetli Şıra suyu bir kovaya biriktirilir. Suyu alınan hoşaf meyvelerin posasına Eşelek denir ve hayvanlara yem olarak verilir.
Hoşafların sıkılmasından elde edilen Şıra büyük kazanlarda kaynatılmaya başlanır. Saatlerce kaynayan Şıra gittikçe koyulaşmaya başlar ve pekmez kıvamına geldiğinde ocaktan alınıp kavanozlara doldurulur ve yenmeye hazır hale gelir. Kazanlar dolusu hoşafın kaynatılması, şırapana üzerinden sıkılması, çıkan şıranın yine saatlerce kaynatılması nihayetinde pekmez haline gelmesi saatlerler hatta günler sürmektedir. Oldukça eziyetli olan bu işe "Sıkı Sıkma" denilmektedir.
Pekmez gayet tatlı ve dogal bir besin maddesi olarak yıllarca köylünün kahvaltı sofrasında yerini almıştır.
Not: Şıra kaynatılırken çok dikkat etkmek gerekir. Eğer fazla kaynarsa kazandan hızlıca dışarı taşabilir. O yüzden halk arasında yoldan çıkmış insanlar için "şırasından çıkmış" tabiri kullanılır.
Hoşaf | Meyvelerin dilimlenmiş ve kurutulmuş hali |
Şırapana | Üzerinde kaynamış hoşafın sıkıldığı ve yanlarında oluğu olan öne dogru incelen ve şıra suyunun kovaya akmasını saglayan tahta |
Eşelek | Kaynatılan hoşafın şırapana üzerinde sıkılarak şıra suyunun çıkması sonu geriye kalan posası |
Şıra | Kaynayan hoşafın sıkılması sonu çıkan ve kaynatılark pekmeze dönüşen meyve suyu |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Köyde Çamasir Yikamak
Köyde kadınların yaptığı meşakkatli işlerden biri de çamaşır yıkamaktır. O dönem-lerde temizlik malzemesi ve çamaşır makinası olmadığından yıkama işi tamamen el emeği, doğal temizlik malzemesi ile yapılmaktaydı.
Kirlenen çamaşırlar yıkanmak üzere biriktirilir, su olan Cavlak’a, Güğlek‘e, kuyu veya oluk yanına götürülür. Beraberine büyük bir kazan, büyükçe tava, meşe ve gürgen ağacından elde edilmiş kül alınır. Civardan toplanan odunlardan kuvettlice ateş yakılır.
Önce tencere içinde bir kiloya yakın kül, üzerine eklenen suyla demlenene kadar kaynatılır. Kaynayan küllü su teneke içerisine boşaltılarak üzerine soğuk su ilave edilir. Bir müddet bekleyince küller tenekenin dibine dunar, sabun yerine kullanılacak olan kül suyu elde edilir. Aynı anda kazanda da su kaynatılır içerisine elde edilen kül suyu kül tozlarından ayırmak için süzülerek ilave edilir.
Büyükçe tava içerisinde sıcak küllü sudan dökülerek çamaşır çitilenip oğuşturulur. Akabinde düz bir taş üzerine serilen çitilenmiş çamaşır tekrar kül suyu dökülerek tokmakla dövülür veya ayakla tepilerek kirler iyice çıkartılır. Kaynayan kazanda su eksildikce üzerine hem su hem de küllü su ilave edilerek çamaşıra yetmesi için miktarı artırılır.
Bütün çamaşırlar bu şekilde yıkandıktan sonra durulanır, sıkılır ve etraftaki ağaç, duvar veya çalılıklar üzerine serilerek kurutulur. Küllü su çamaşır temizleme malzemesinin olmadığı dönemlerde en az kimyasal temizlik ürünleri kadar etkili olmuş ve uzun dönem köylülerce kullanılmıştır.Yıkama ve kurutma işlemi bittikten sonra kurumuş çamaşırlar, kazan ve tava sırta, kucağa alınarak köye dönülür.